Memleketine dön!

Published on by ahmetturkan

serdem-co-kun.jpgÜlkemizi ziyarete gelen, yabancı uyruklu misafirler için belirlenen vize sürelerinin değiştirilmesini arzu ediyorum.

Bizlerin adı Fatma, Ayşe, Elif. Onlarınki Nataşa, Anastasi, Eka. Herkes biliyor, görüyor ama''neden buradasınız '' diye soran yok. Ya da bu konu hakkında henüz benim kalemimden okuyacaklarınız kadar açık yazan olmadı.

Bu satırları okurken bir yandan düşünmenizi, bir yandan da kalbinizin ve aklınızın aynı anda ürpermesini, üşümesini istiyorum. Farkındalık işte böyle bir şey.

3. Sayfa haberlerinde görmeye alıştığımız beyaz tenli, buz gözlü, kırmızı dudaklı kadınların ülkemde yaratmaya çalıştıkları pazarın farkındayım. Elbette halkım erkeği, salkım salkım ortalıkta gezinen sinsi tehlikeyi oyun gibi görüyor olabilir. Kadınlar.

Gitsinler ve kendi memleketlerindeki erkekleri tuzaklarına düşürsünler… Ben ne  kuyruk acım olduğundan ne de afeti devranlıklarını kıskandığımdan yazıyorum tüm bunları. 

Ülkemdeki bu kadınların hepsi aynı niyeti taşımıyor tabii; içlerinde aile kurmuş veya meslek edinmiş, bizim gelenek göreneklerimize saygı gösterip, hanım hanımcık olanları tenzih ederek söylüyorum. Artık her yerdeler! Laleli'de, Karaköy'de , haberlerde, fuhuş bataklarında derken artık Etiler, Bağdat Caddesi gibi daha maddi güç gerektiren mekanları seçiyorlar.

Gözlemlerimi paylaşırsam; geçen yıl bir restorantta bunlardan ikisi aralarında hem de   benim arka masamda konuşuyorladı. Kendi dillerinde konuştukları için anlamam mümkün olmadı ama sonrasında birinin cep telefonu çaldı ve bozuk Türkçesiyle yanıt verdi.

''Alo canim… Nasilsin? Da, da! Akşam kalmak var 200 dolar,  kalmak yok 100 dolar ''

Bir başka örnek daha vermem gerekirse çoğunlukla sabit hat sahiplerinin başına gelen bir mevzuyu anlatayım. Tüm ailenin bir araya geldiği ve güzel anılar biriktirdiği aile  yemeklerimizden birinde  annemin cep telefonu çalınca, annem, ''yabancı numara sen bakıver'' deyip telefonu babama verdi. Babam ''alo'' deyince, karşı tarafta bir kadın sesi bozuk ve kaba Türkçesi ile ''nasilsin canim?'' diye sordu …  Babam ''yanlış numarayı aradınız kızım '' deyince, arsız kadın ''olsun konuşalım yalnız mısın?'' deyivermez mi? Neyse ki telefon kapandı ve biz sohbetimize yarım kaldığımız yerden devam ettik. Telefon tekrar çalınca, bu sefer annem ''alo'' diye yanıt verdi fakat karşı taraf telefonu annemin suratına kapattı.

Aradan birkaç gün geçmişti ki, bu kez bir arkadaşımın cep telefonuna yine o soğuk ülkelerden birinin numarasıyla çağrı yapıldı. Kimdir diye geri arayan arkadaşım, bozuk aksanlı bir bayanla karşı karşıya kaldı. Anladık ki bu tip kadınlar cep telefonlarından sabit numaralı hatları çevirip kandırabildiklerini ağlarına düşürüyor. Belliki düşenler var ki onlar da bu şekilde avlanmayı tercih ediyorlar.

Ülkemizi ziyarete gelen, yabancı uyruklu misafirler için belirlenen vize sürelerinin değiştirilmesini arzu ediyorum. Öyle bir değişiklik yapılsın ki;  gümrük kapılarında vazife yapanlar, karşı tarafın pasaportundaki giriş çıkış sıklığa göre; hayır ya da evet demek inisiyatifini kullanabilsin. Tıpkı ABD'nin turistlere yaptığı gibi; gelenler iyi bir sorgudan geçirilsin, fikrindeyim.

Baktınız ki ülkemize bir defa gelmişler ve izin verildiği kadar kalıp gitmişler, ardından 1 hafta geçmiş tekrar gelmişler,  tekrar gitmişler yine 10 gün kendi memleketlerinde üşümüşler dayanamayıp ısınmak için canım ülkeme gelmişler…! Lütfen neden geldikleri ortada olan bu kadınların, vize almasını zorlaştıracak koşullar olsun.

Bırakın onlar da bu kolay yolu seçmek yerine kendi ülkelerinin gerçekleriyle yüzleşmeyi bilsinler.

Kaç ocak kaç ev sönüyor,  kaç çocuk boynu bükük babası eve gelecek diye yol gözlüyor biliyor musunuz? Ve kaç çocukluğunu kulağında ezan sesi ile geçirmiş ev kadınım çaresizlikle boğuşuyor.

Şimdi birileri çıkar der ki  ''adam da yoldan çıkmasın o zaman ''. ''Yok kardeşim o öyle değil, buna bile bile lades denir.''

Her geçen gün sayıları artıyor ve kurbanlarının hayatlarını ters düz ediyorlar. Koca Karadeniz' i karartan bu içleri fesatlık kaynayan soğuk nefesler, İstanbul'da söndürecek yeni ocaklar peşindeyken, benim susmam artık imkansız hale geldi. Benim memleketim benim bayrağım benim toprağım benim insanım benim ben…!!! '' Git zehrini kendi insanına boşalt .'' diyeceğim lakin; erkeklerinizde sizin aradığınız para yok gibime geliyor. Komünizmden çıkmış bir ülkenin parasızlığı tartışılmaz tabii ama az para kazanıyor diye eşlerini, ailelerini bırakıp buralara gelen kadınların yaptığı ahlaksızlıklarını affettirici bir neden değil.

Anadolu'da, daha çok da doğuda ne evlerin, ne barkların yoklukla boğuştuğunu bilirim ben… Ziyan olmasın diye taş olmuş katıklarını suya banıp yerler. Soğuk; göz damarlarını çaylatırcasına vurur, yine de kimsenin aklına bu kaderi ahlaksızca değiştirmek gelmez !

-Niçin geldiniz?
-Ülkemizi en son ne zaman ziyaret ettiniz?
-Nerede kaldınız?
-Adres ve telefon numarası nedir?

İkinci sorunun, detaylı cevabını almak bile yeterli olacaktır .''Ülkemizi en son ne zaman ziyaret ettiniz?'' yanıt '' 10 gün önce'' ise; pasaporttaki giriş çıkışlara bakan kapıdaki görevli adına; şöyle diyebilme hakkını istiyorum Devlet büyüklerimden; 

-  Kusura bakmayın sayın Nataşa, Anastasia ………………Hanım; Üzgünüz vizenizi onaylayamıyoruz.  

Misafirperverliğimiz tüm dünya tarafından biliniyorken, sınır kapımızdan geri çevirdiğimiz; o ülkenin insanı değil zihniyetidir!

Okuduğunuz içi teşekkür ediyorum, Sayın Ahmet Bey, Mehmet Bey, Selim Bey, Ayşe Hanım , Aylin Hanım, ...

Serdem Coşkun - Haber 7
serdemcoskun@gmail.com

Published on Makale

To be informed of the latest articles, subscribe:
Comment on this post
S
<br /> Bunu öğrenmem iyi oldu. Başarılarınızın Devamını Dilerim<br /> enetmar Internet ve Bilişim Hizmetleri<br /> www.enetmar.net - destek@enetmar.net<br /> <br /> <br />
Reply